Ana Sayfa
Canli Destek
Online sinav
Devletin Resmi Sitesi
Anketler
Anket öneri sayfasi
Ana Forum
Forum
Grubumuz
Sohbet Sayfamiz
Iletisim
Top liste
Galeri
Gazete Haberleri
Gazete
Sitemizden Haberler
Istek ve sikayet hatti
Sizden Gelen Siirler
Ziyaretci defteri
Film Izle
Futbolun Linkleri
Netten Para Kazan
Canli Skorlar
Livescore Canli Sonuçlar
Harita Uydu fotoğrafı
E-Devlet
E-devlet Linkleri
Link listesi
Onemli Siteler
Dj Yardim
Site-map
Türkiye'deki Radyolarimiz
Linkler
Video Bölümü
Ajans Haberleri
Oz güven testi
Arama Motoru Kayıt
Yapboz oyunlari
DOST SITELER
ferdibaba.com radyo
ferdibaba.com
Canli Tv izle
Grafikler
Devletin en faydali kurumlari
 

EkleBunu Sosyal Paylaşım Butonu Yahoo bot last visit powered by MyPagerank.Net Msn bot last visit powered by MyPagerank.Net  alexa.com Site Ekle | Google Top List Arama Motoru
Genel Genel
Pagerank Hit Kazan ffdizayn toplist EkleBunu Sosyal Paylaşım Butonu cafesohbet.net - sohbet sitene ekle
Google Grupları
HAYATIMIZ-ANKET grubuna abone ol
E-posta:
Bu grubu ziyaret et

Canlı ihbar Hattı


counter map
Bahis Siteleri
Bahis Bilgi Kutusu

Sitemizden Haberler

BU BÖLÜMDE HABERLERİMİZİ GÖRECEKSİNİZ
İstanbul'da miting alanları yeniden belirlendi
ADMİN tarih 01.02.2010, 17:11 (UTC)
 İstanbul'da miting yapılacak yerler arasına Kadıköy Meydanı otobüs durakları da eklendi.
İstanbul Emniyet Müdürlüğünün internet sitesinde yer alan açıklamada, toplantı ve gösteri yürüyüş hakkının azami şekilde uygun ortamlarda kullanılabilmesini sağlamak ve İstanbul Büyükşehir Belediyesinin çevre düzenlemesi ve şehir temizliği ile ilgili olarak afiş asılacak yerlerin belirlenmesi konusundaki talepleri ile sivil toplum örgütleri, diğer kamu kurum ve kuruluşlarının isteklerinin de değerlendirildiği kaydedildi.

Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu'nun 6. Maddesi ve bu kanunun uygulanmasına dair yönetmeliğin 3. maddesi uyarınca, il makamının onayı ile toplantı ve gösteri yapılacak yerlere, Kadıköy ilçesinde otobüs duraklarınında eklendiği belirtildi. Daha önce Kadıköy İskele Meydanı, Şişli ilçelerinde Çağlayan Meydanı, Zeytinburnu'nda Kazlıçeşme Meydanı ile Kartal Meydanı'nda mitinge izin veriliyordu.

İLK TOPLANMA VE DAĞILMA ALANLARI

Açıklamada, Kadıköy'deki İskele Meydanı ile otobüs duraklarında yapılacak mitinglerde ilk toplanma alanı olarak, Dr. Eyüp Aksoy Caddesi Tepe Nautilus önü veya Tıbbiye Caddesi eski Et Balık Kurumu önü belirlenirken, yürüyüş güzergahı olarak da Dr. Eyüp Aksoy, Orgeneral Şahap Gürler ve Rıhtım caddelerinin kullanılacağı bildirildi. Miting katılımcılarının dağılım yön ve yerleri olarak da Dr. Eyüp Aksoy, Rıhtım, Söğütlüçeşme caddeleri ve vapur iskeleleri belirlendi.

Çağlayan Meydanı'nda gerçekleştirilecek toplantılarda ilk toplanma alanı Piyale Paşa Bulvarı üzerinde bulunan Varan işletmesi önü veya üst geçit altı, yürüyüş güzergahı Piyale Paşa Bulvarı, dağılma yön ve yerlerin ise Abide-i Hürriyet Caddesi, Piyale Paşa Bulvarı, Vatan, Kağıthane ve Cemil Bengü caddeleri ile Okmeydanı Eğitim ve Araştırma Hastanesi önü olarak olarak açıklandı.

Kazlıçeşme Meydanı'ndaki etkinliklerde ilk toplanma alanının 10. Yıl Caddesi'ndeki üst geçit önü ve Demirhane Caddesi girişi, yürüyüş güzergahı 10. Yıl Caddesi ve Albay Kunanbay Caddesi olarak gösterilen açıklamada, dağılımların ise Albay Kunanbay, 10. Yıl ve Gençosman caddelerinden sağlanacağı kaydedildi.

Kartal Meydanı'ndaki toplantılarda ilk toplanma alanının Neyzen Tevfik Caddesi, Türk Büyükleri Anıtı önü olarak belirlenirken, yürüyüş güzergahının Neyzen Tevfik Caddesi Hükümet Konağı önü, toplantı alanının Kartal Meydanı olarak öngörülen açıklamada, dağılmaların da Neyzen Tevfik, Hürriyet, Çınarbaşı caddeleri ile Çetin Emeç Bulvarı'ndan sağlanmasının uygun görüldüğü ifade edildi.

Açıklamada, afiş ve pankartların toplantı düzenleme kurulunun talepleri doğrultusunda
 

Savaşa sessiz adım
ADMİN tarih 01.02.2010, 00:30 (UTC)
  ABD’nin iki yıldır Körfez’e geniş çaplı askeri yığınak yaptığı ortaya çıktı. Dört Arap ülkesine 25 milyar dolarlık silah satan ABD, ‘sessizce’ İran savaşına hazırlanıyor

ABD’nin, “İran’ın gelecekteki olası askeri saldırılarını önleme” gerekçesiyle, Suudi Arabistan ve diğer müttefikleriyle birlikte silah satışlarının hızlandırılması ve petrol terminalleri ile diğer önemli alt yapı tesislerine yönelik savunma sistemlerinin güçlendirilmesi konusunda “sessizce” çalışma yürüttüğü öne sürüldü. Washington Post’un haberine göre Obama yönetiminin girişimleri, “Suudi Arabistan’daki 10 bin kişilik koruma gücünün mevcudunun üç katına çıkarılması, hava savunma sistemlerinde önceden görülmemiş boyutta koordinasyon sağlanması ve ABD ile Arap orduları arasında ortak tatbikatların artırılmasını içeren daha büyük bir çaba” çerçevesinde yer alıyor. ABD’nin, son iki yılda bölge ülkelerine 25 milyar dolarlık silah sattığı da belirtiliyor.

BUSH BAŞLADI, OBAMA SÜRDÜRÜYOR

ABD’nin girişimlerinin Bush yönetiminin “dost” Arap ülkelerine savaş uçakları ve füzesavar sistemleri satılması taahhütlerinin üzerine inşa edildiği belirtilen haberde, ABD’nin bölgedeki silah satışlarında Birleşik Arap Emirlikleri ve Suudi Arabistan’ın başı çektiğine işaret edildi. Gazeteye göre, kamuoyuna açıkça ifade etmeseler de Arap liderler, ABD ile savunma işbirliğinin artırılmasını memnuniyetle karşılıyor. ABD’nin müttefiki bir Arap ülkesinin üst düzey yetkilisi İran’ı bölgede “1 numaralı tehdit” olarak nitelerken, ABD’li yetkililer de, İran’ı caydırmanın, bölgede Türkiye, Mısır ve Suudi Arabistan ibi birçok ülkenin katılacağı nükleer silahlanma yarışını önlemek için kritik önem taşıdığını belirttiler. • AA WPOST

DİPLOMATİK ÇÖZÜMDEN ÜMİT KESİLDİ

ABD’nin Körfez bölgesinden de sorumlu Komutanı General David Petraeus’un, geçtiğimiz günlerde, İran’ın nükleer tesislerine yönelik saldırı ve Tahran’ın vereceği karşılıklara ilişkin eylem planlarının hazır olduğunu açıklamasının da, İran üzerinde baskı kurmayı amaçlayan psikolojik savaşın bir parçası olduğu belirtiliyor. Körfez’deki askeri hareketliliğe ilişkin Obama yönetiminden gelen son açıklamalar, ABD’nin İran ile diplomatik çözüm ihtimalinden ümidini kestiği ve sert politikalar izlemeye hazırlandığının bir işareti olarak yorumlandı.
 

Demokrasi devrimi
ADMİN tarih 01.02.2010, 00:25 (UTC)
 Erdoğan, demokratikleşmenin önündeki en büyük engeller olarak gösterilen Emasya Protokolü, Milli Güvenlik Siyaset Belgesi ve İç Hizmet Kanunu’nun 35. maddesinin kaldırılacağını açıkladı

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan TRT-1’de Taha Özhan’ın sunduğu “Enine Boyuna” programında gazetecilerin sorularını yanıtlarken tarihi açıklamalarda bulundu. Başbakan, “iç tehdit”, EMASYA Protokolü, Milli Güvenlik Strateji Belgesi (MGSB) ve TSK İç Hizmet Kanunu’nun 35. maddesiyle ilgili “Milli birlik ve kardeşlik projesiyle ilgili ve demokratik açılım süreciyle ilgili olarak sorun alanlarını buralardan çıkarmak istiyoruz. Şu anda ekiplerimiz çalışıyor. Yapacağımız toplantıda, bunları ileri süreceğiz ve adımlarını atacağız” cevabını verdi. Erdoğan şunları kaydetti:

• EMASYA Protokolü’nü gündemimizden çıkaracağız. EMASYA Protokolü diye bir şey olamaz, olmayacak. Bu işi bitireceğiz. Zaten bu bir protokol, kanun filan değil.

• Protokolü ortadan kaldıracağız, bunun adımını atacağız. Kısa zamanda bu işi bitireceğiz.

• (Başbakan olunca şahsınızı içeren vatandaş kitlesi izin ‘iç düşman, tehdit’ olarak yorumlanabilecek MGSB’ni gördünüzde ne hissetiniz sorusuna cevaben) Belge bütünü tüyler ürpertici bir tablo ortaya koydu.

• Siyaset belgesinin aslında kanuni geçerliliği yok, bir genelge. Göreve geldiğimiz dönemdeki siyaset belgesi ile şu andaki siyaset belgesi çok farklı.

ARTIK ASLA İÇ TEHDİT OLMAYACAK




• Bu yıl siyaset belgesi yeniden ele alınacak. Ele alırken, endişeleri de tamamen ortadan kaldırmaya yönelik adımları atmakta hükümetimiz kararlıdır.

• MGK’da tekrar müzakeresini yapacağız. MGK, karar merci eğildir, bize tavsiyede bulunur.

• Siyaset belgesi ile ilgili eksiklikler üzerinde çalıştık ve 2010 için atacağımız adımda da demokratik sürecin gereği neyse bunu yapacağız.

• Bundan sonra asla iç tehdit olmayacak. Bu tür yapılanmalara müsaade edecek, bu tür zemini oluşturmaya müsaade edecek imkanlara fırsat vermeyecek şekilde bir düzenleme yapılacak.

35. MADDE KONSENSÜSE BAĞLI

• (TSK İç Hizmetler Kanunu’nun 35. maddesi) Konsensüs gerçekleştirildiğinde bu çok kolay yapılabilir. Konsensüs olmadığı zaman faturayı sürekli bir yere keserek bir gerilim politikası oluşturulmaya gayret ediliyor.

• Bütün bunları eğer bir konsensüs içinde yapmak müşterek bir çalışmayla gerçekleştirmek hakikaten olur mu, olur.

• Bu konuda askere özellikle o madde, bu dediğimiz konularda resen harekete geçme müsaadesini zaten vermiyor.

• Ama oradan o dediğiniz çıkarılmaya gayret ediliyor yani durumdan vazife çıkarma anlayışı oradan kaynaklanıyor.

• Bu bakımdan her an bu gündeme gelebilir ama bu dönemde mi olur, bir sonraki dönemde mi olur bilemiyorum. Bir konsensüsle bu adım atılırsa çok daha sağlıklı bir şekilde böyle bir yasal düzenlemeye gidilebilir.

Eşimin GATA’ya alınmamasını en üst düzeyde ‘Nedir bu?’ diye sordum

Başbakan Erdoğan, eşi Emine Erdoğan’ın GATA’da tedavi gören Nejat Uygur’u ziyaret etmek istediğinde yaşadıkları olayı şöyle anlattı: “Nejat Uygur’un hanımı arıyor ve ‘Ne olur sizinle dışarıda buluşsak, buraya gelmeseniz. Çünkü yetkililer ‘sıkıntı doğabilir, gelmemesi isabetli olur’ diyor. Bunu en üst düzeyde gündeme getirdim. ‘Nedir bu? Ne yaptıklarının farkında mısınız?’ diye sordum. Bunu artık söylemek zorunda kaldım. Benzeri olaylar bu ülkede yaşandı. Peki bunun yapılmasına müsaade eden irade dürüst davrandı diyebilir miyiz, özgürlükçü diyebilir miyiz? Bu sıkıntılar hala var. Sizin Cumhurbaşkanı, Başbakan olmanız vesaire... Burada bir gerilim var. Köşe yazarları bunları yazıyor. Yazıyorsun da bazı gerçekleri gör.

Eğer burada iktidar bazı şeylere sabrediyorsa sadece ülkede bir gerilim olmamasından dolayıdır. Bu tür zihniyetler de bir gecede değişmiyor. Ama bütün mesele hep birlikte bu mücadeleyi vermemiz gerekiyor. Özal’a yapılanlarla, o günkü gazetelere baktığımda aynı şeyler şimdi de yazılıyor. Başlıklarda da köşe yazıları da aynı. Beyefendiler rahatsız oluyor, niye rahatsız oluyorsunuz? Aynı şeyleri o zaman da siz yazdınız. Şimdi inkarcı pozisyonuna düşüyorlar.

Ne gaz veren ne gaza gelen ne de gaz alan olmam

Başbakan Erdoğan daha önce ifade ettiği “Gaz verilmesin” sözlerine ilişkin bir soru üzerine de belli bir grup medyanın köşe yazarlarının yazdıklarına değinerek, “Bizi merhum Özal’la vuruşturmak suretiyle oradan gaz veriyor’’ diye konuştu. İşin “Madem ki inanmıyorsun Genelkurmay Başkanını görevden alırsın” veya “Alınması gerekenleri alırsın” noktasına getirildiğini dile getiren Erdoğan, “Baykal da söylüyor” yorumu üzerine, şunları kaydetti:

BAYKAL  SEN 72 YAŞINDAYSAN...

“Biraz dürüst olacaksın. Türk Silahlı Kuvvetleri’ne gölge düşürmek veya Silahlı Kuvvetlerimizin bu kadar hassasiyetle korunması gerektiğini bir taraftan ifade edeceksin, bir taraftan da ‘madem güvenmiyorsun görevden alırsın’ diyeceksin.

‘Biz hükümeti tahrik eder gaz verir de acaba böyle bir şey beklentimiz olarak gündeme gelir mi?’ Bir taraftan ‘biz darbelere karşıyız’, ama öbür taraftan ‘acaba nasıl biz bu işi tahrik ederiz’, kendisine göre kurnazlıklar yapıyor. E kusura bakma. Sen 72 yaşında tecrübelerle dolu birisi olabilirsin ama biz de siyasetin içinde doğduk, büyüdük. Böyle bir gaza gelip ülkemizi bir gerilim politikası içerisinde geriye götüremeyiz. Bunlara prim vermeyiz.

KÖŞESİNDE RAHAT RAHAT YAZIYOR

(Darbe söylentileri) Bu ifadeler kullanıla kullanıla meşruiyet kazanıyor. Bunların işaret fişekleri yok mu? Maalesef olmuş. Bazı köşe yazarları ne yazık ki köşelerinden hala gaz vermeye devam ediyorlar. Ben ne gaz veren veya gaza gelen, ne de gaz alan olmak istemiyorum bu noktada. Köşesinde rahat rahat konuşuyor. ‘Özal bile uyguladı, Erdoğan nutuk atıyor’ diyor. Ortada bazı gerçekler var.”

İşte gazcı yazarlar

Başbakan Erdoğan’ın bahsettiği “Gaz veren” yazarlar:

• Yalçın Doğan (Hürriyet, 26 Ocak 2010): ...Özal döneminde tek bir darbe söylentisi yok. Buna karşılık, Özal’ın askerle ilgili iki ciddi tasarrufu var. Özal’da nutuklar, tehditler yok. Anında uygulama var. İktidar gücü, demokrasi pratiği.

• Oktay Ekşi (Hürriyet, 26 Ocak 2010): ...Bir bakıyorsunuz, “Biz bunlardan -darbe iddialarına temel teşkil eden konulardan- o zaman da haberdardık” diyor. Ama “Madem haberdardınız, gereğini o zaman neden yapmadınız” sorusunun yanıtını söylemiyor.

• M. Ali Birand (Posta, 23 Ocak 2010): Beklenti Başbakan’ın işi sonuna kadar götürmesi ve önümüzdeki Anayasa değişiklikleri arasına askerin sivil iktidar tarafından denetimini de koymasıdır. Nitekim dünkü konuşması da bu yola gideceğini gösterdi. Dikkatliydi, askere çullanmadı, CHP ve MHP’yi hedef aldı.

• Melih Aşık (Milliyet, 28 Ocak 2010): ...Başbakan darbeyi biliyor idiyse neden darbecilerin yargılanması için düğmeye basmadı. Bunun bir darbe planı değil, tatbikat planı olduğunu biliyorsa neden bugün “Bu kirli planlar lanetlidir” yollu ucu TSK’ya uzanan suçlayıcı demeçler veriyor?

Sivil vesayet değil, yargı vesayeti

• Eğer siz hakikaten siyasi partilere böyle bir hissiyatı vermeye gayret ederseniz. Hele hele bunu Yargıtay Başsavcısı ifade ederse. Burada düşünmemiz gerekir. Benim böyle bir hissim yok.

• Yargıtay Başsavcısı ortada herhangi bir şey yokken nasıl böyle bir ifadeyi kullanır? Ondan sonra siyaset yapacaksınız.

• Bu halkın yüzde 47’si sana inanacak. Ondan sonra acaba biz bu parti üzerinde nasıl bir kapatma davası açar da bununla ilgili böyle bir çalışmanın içerisine gireriz...

• Dava açıldığı zaman ülkede ne olur? Bu filmi tekrar seyretmeye mecbur muyuz?

• Yani biz her şeyi bırakacağız, bundan sonra tekrar hissetmeye başlayacağız. Ne hissediyoruz? Böyle şey olur mu? Ondan sonra da ‘sivil vesayet...’ Hani nerede sivil vesayet? Bu sivil vesayeti üzerinde başka bir vesayet var. Ne o? Yargı vesayeti... Türkiye’yi yargı devleti olmaya gayret gösteren zihniyetle karşı karşıya bırakmak istiyorlar.

• Fazla bir şey kalmadı, 18 ay var. 18 ay sonra halkın hissiyatını çok iyi görecekler.

411 paranoyası, 367 olayı var

• Seçim süresini 4 yıla indirdik. Bunu yaptığımız için mi biz tek parti diktasını getiriyoruz. Bunun CHP’ye sorulması gerekir. Tek partili dönemin tek temsilcisi onlar.

• Kararlı bir şekilde yaptığımız tüm açılımlarla, yargıçlar yönetimi noktasında çok açık tavrı almamız gerekiyor. Yoksa hakikaten yargıçların dudakları arasına iş sıkışıp kalırsa durumumuz çok kötü.

• (Anayasa değişikliği) Sütten ağzımız yandı yoğurdu üfleyerek yeme durumuna geldik. 411 paranoyası var. 367 olayı var. İstiyoruz ki Meclis’te bir konsensüs oluşsun.

• Ortada bir 82 var. Bu 82’nin değişmesinin gereğine Türkiye’nin büyük çoğunluğu ‘evet’ diyor.

• Sivil anayasa talebine halkın kahir ekseriyeti evet diyor. Tamamen bu parlamentoya ait, millete ait bir anayasayı... Tamamını değiştirmeye gerek yok. Bu iddiayı ortaya atanlar da tahrik ediyorlar.

• Bir adım atmak istedik ve 14 Mart olayı (AK Parti hakkında kapatma davasının açıldığı tarih) oldu. Bir yıl kaybettik.

Seçim yılı 2011

Erken genel seçim tartışmaları konusunda Erdoğan, şunları söyledi: “2011 seçim yılıdır. Seçimin tarihi de temmuz ayının mevsim koşulları sebebiyle belki biraz öncesine alınabilir. Onun dışında bir şey asla düşünülemez. Süresinde biz seçimimizi yapacağız. Yani bu birkaç hafta olur, birkaç gün olur. Bunun dışında bir şey asla söz konusu olamaz. Türkiye buna alışmalıdır. Yani biz 16 ayda bir hükümet değiştiren ilkel bir Türkiye olmamalıyız. Bugüne kadar bu böyle geldi...”

İpekçi’nin kızı bir ışık gördü...

• Abdi İpekçi’nin kızı ‘Babamın faillerinin bulunmasının tam zamanı’ dedi. Bu bir umut ışığı olduğu anlamına geliyor.

• Ergenekon’da olanları biliyorsunuz. Sonraki süreçte ortaya çıkanlar gün yüzü gibi ortada. Bunun ardından daha başka şeylerin gelebileceğini söyledim. Bunlar işaret fişekleri.

• Bir normalleşmeye gidiyorsunuz, sancılar olacaktır. Bu sancıları yüksek dozda darbe olarak gösterme gayreti içine girenler var.






 

ÖNEMLİ BİLGİ
ADMİN tarih 01.02.2010, 00:07 (UTC)
 Konu : Resim ekleme kodu yardım

onuda normal html kodlarıyla halledersin...

HAYATIMIZ-ANKET

resimde bu şekilde..

yada

HAYATIMIZ-ANKET

bu şekilde yazarsanda url verirsin, resim eklersin, font değiştirisin ws. normal html kodlarıylada yapacağın işlemi gerçekleştirebilirsin..
 

Garibanla uğraşmayın!
ADMİN tarih 01.02.2010, 00:02 (UTC)
 

Türkiye, işsizlik, darbecilik, yasaklar ve ekonomik krizle boğuşurken, Tekel işçileri de 50 gündür sokakta. Faizlere giden paraya acımayan hükümet, Tekel işçisine giden paradan rahatsız oluyor.

* Garibanla uğraşmayın! -Türkiye, 50 gündür kar kış demeden sokaklarda yaşayan, seslerini hükümete duyurmak için yapmadık eylem bırakmayan Tekel işçilerinin trajedisini canlı olarak izliyor. Özelleştirilen Tekel Fabrikalarından özlük haklarını kaybederek 4-C'li işçi statüsüne geçirilmek istenen işçiler, maaşlarının düşmesinden ziyade özlük haklarının kaybolmasına karşı çıkıyor. Siyasetin toz dumanı ve kısır döngüsü içinde unutulmaya yüz tutan "işçi-emek" problemine kulak tıkayan tüm çevrelerin dikkatini çekmeyi başaran Tekel işçileri, Tuzla'daki işçiler ve maden işçileri gibi özelleştirmenin yanı sıra kamuoyunun ve medyanın da epeydir uzağında idi.
Merhamet hani

Çoluk çocuk, kadın erkek, dondurucu soğuk altında iki aya yakın bir zamandır sokaklar hak arayan, coplanan, gazlanan, havuzlara atılan Tekel işçileri aslında Türkiye'nin yakın tarihine iz düşecek bir kırılmaya da vesile oldular. Öyle ki işçi hakları veya emek kavramları ile ilgili konuşmak bile "ulusalcı-demokrat" ayrışmalarına neden olacak denli toplumu paranoyak bir ruh alemine sokmuş durumda. Toplumu rehabilite etmek, dengeleri oturtmak, gerekli önlemleri almak, adalet mekanizmasının bozuk çalıştığına inanan kitlelerin inancını sağlamlaştırmak her şeye rağmen siyasi iktidarın görevleri arasındadır. Hükümet kanadından olaya soğukkanlı bakanların sayısı hemen hemen hiç yok. Öyle ki Maliye Bakanı Mehmet Şimşek "Hükümetin tek hatası Tekel işçilerine merhametli davranmaktır" bile dedi.
Erdoğan bile şaşırmış!

Başbakan Tayyip Erdoğan'ın ise Türk-İş'le görüştükten sonra meselinin çözümüne yönelik talimat vermesinin altında 4-C ile ilgili ayrıntıları daha yeni öğrendiği medyada yazıldı. Türk-İş yönetimiyle TEKEL işçileri için görüşen Erdoğan'ın, 4-C'nin neleri içerdiğini sendikacılardan işittiği, işçilerin tazminat haklarının ellerinden alındığını yeni öğrendiği ileri sürüldü.

Görüşmede hazır bulunan Türk-İş heyetinin bazı kişilerin, Başbakan Erdoğan'a bir bilgi notu hazırladığı, bu notta TEKEL işçilerinin isyanına neden olan hak kayıplarının sıralandığı ve bu notu inceleyen Erdoğan'ın binlerce TEKEL işçisinin sahip oldukları hakları nasıl ve neden kaybedecekleri anlatıldığında bazı kritik konularda durumdan haberi olmadığı belirtildi.

TEKEL işçileri, "4-C'ye geçtiklerinde çalışma sürelerinin ve ücretlerinin düşeceğini, İhbar ve kıdem tazminatı haklarını kaybedeceklerini, fazla çalışma ücreti alamayacaklarını, Emeklilik şartlarının neredeyse tamamen ortadan kalkacağını, 4857 sayılı yasaya göre işçi tanımına girmeyeceklerini ve toplu sözleşme haklarından yararlanamayacaklarını, Ücretli izin haklarının düşeceğini ayrıntılı bir şekilde ilk kez Başbakan Erdoğan'a anlatma fırsatı yakaladıkları belirtiliyor. Erdoğan'ın da Türk-İş yönetimine, "Nasıl tazminat hakları olmayacak?" diye sorduğu öne sürüldü.
Tekel fabrikaları nasıl özelleştirildi?

Özelleştirme İdaresi Başkanlığı'nın 2008 yılının şubat ayında Tekel'in sigara ve tütün bölümü için üçüncü kez düzenlediği ve 17 dakika gibi kısa bir sürede biten özelleştirme ihalesinde yalnızca 'yüksek fiyat'ı öne çıkartan politikası, bugün binlerce işçinin sokaklara dökülmesine neden oldu. İhale sonucunda British American Tobacco (BAT) 146 yıllık Tekel'e ait Adana, Ballıca, Bitlis, Malatya, Samsun ve Tokat sigara fabrikalarının sahibi oldu. Varlık satış yöntemiyle yapılan özelleştirme ihalesi sonucunda Tekel'in Samsun, Tekel 2000-2001 ve Maltepe markaları da BAT'nin oldu. İhaleden kısa bir süre sonra da BAT, özelleştirme yöntemi 'varlık satışı' olarak belirlenen ve bir istihdam garantisi bulunmayan sözleşmeyi gerekçe göstererek, Türkiye'deki fabrikasında çalışan işçilerin çoğunu işten çıkaracağını duyurdu. Üçüncü ve son kez yapılan ihaleyi de yine BAT 1 milyar 720 milyon dolar ile kazandı.

Hükümet en çok parayı veren firmayı tercih edince, işçileri makine ile aynı değerde tutmuş oldu. İşçiler fabrikaları ve markaları kalmayan Tekel'de kaldı. Tekel işçilerinin hem maaşlarından, hem de özlük haklarından önemli kayıplarla karşılaşacakları 4 C uygulaması kapsamına girecekleri 31 Ocak 2009 tarihinde kesinleşince, 12 bin Tekel işçisi de direnişe başladı.
"4-C" ne anlama geliyor

Ak Parti'nin TEKEL işçileri için bulduğu formül, özelleştirilen işletmelerdeki tazminatını almayıp çalışmak isteyen işçileri, 4-C statüsüne geçirmek. Tekel işçileri ise, kendilerine tanınan "4-C" yani sözleşmeli personel statüsünü istemiyorlar. Peki işçilerin ısrarla karşı çıktığı "4-C" ne anlama geliyor ve neleri kapsıyor: 657 Sayılı Devlet Memurları Kanunu'na göre, memurlar ile sözleşmeli ve geçici personeller; A, B, C fıkralarıyla tanımlanıyor. C fıkrası, özelleştirmelerden dolayı başka kamu kurum ve kuruluşlarına yerleştirilecek geçici personelleri kapsıyor. C statüsünü tanımlayan ilk şart, bir yıldan az süreli veya mevsimlik hizmet olması. Bu şekilde çalışanlara 4-C'li deniyor.

Bu maddeye göre bir işçi en çok 10 ay çalışabiliyor. Bu süre 4 aya kadar inebiliyor. Geçici personellere, tahsil dereceleri dikkate alınarak belirlenecek brüt aylık ücretler ödeniyor.

4/C kapsamına alınan çalışanlar, gelir eksikliğinin yanı sıra sosyal haklar açısından da ciddi kayıplar yaşayacak. işçi veya memur statüsünde kabul edilmeyen 4/C'liler, sendikal haklarını da kullanamayacaklar.
90 katı faize giriyor

Bir yıldan az süre ile çalışmaları öngörüldüğü için ücret ve sosyal haklarını en fazla 10 ay süreyle alabilen 4-C'liler, geriye kalan 2 aylık sürede ne sosyal güvenceye ne de ücret haklarına sahip olmayacak. 4 ayda 2 günden fazla sağlık raporu alamayan ve mazeret izni kullanamayan 4/C'lilerin hasta olmaya dahi hakları yok.

"4-C" statüsünün resmen kölelik düzeni olduğunu vurgulayan işçiler, dünyanın hiçbir yerinde böyle bir sistem olmadığını önü sürüyor.

Tekel işçilerine ödenen aylık 40 trilyonu, "yetimin hakkını yedirmek" olarak gören Başbakan Erdoğan'ın, sadece 2010 yılında milletin parasından faize yapacağı ödeme ise 60 katrilyon!

Yani 2010 yılında fakire, fukaraya dağıtılacak kömür ve diğer yardımın miktarı, iç ve dış borç faizlerine verilecek paranın yüzde 7'si kadar.
Tazminat yok, emeklilik yok!

-Bugün bir Tekel işçisi ortalama bin 400 lira maaş alıyor.

-20 yıllık bir tekel işçisinin aldığı net maaş, bin 750 lira.

-"4-C" statüsüne geçecek ilkokul mezunu bir işçinin maaşı 772, lise mezununun 856, üniversite mezunu işçinin maaşı ise 938 TL'ye düşecek.

-"4/C"ye tabi çalışanlar, senede en fazla 11 ay çalışabiliyor ve yıllık izin de kullanamıyor.

-"4-C"liler, İhbar ve kıdem tazminatı alamıyor.

-"4/C " iş yasası kapsamında değerlendirilmiyor.

-"4-C'ye geçenlerin Emeklilik şartları neredeyse tamamen ortadan kalkacak.

-4857 sayılı yasaya göre işçi tanımına giremeyecekleri için sendikal haklarını da kullanamayacaklar.

-Toplu sözleşme haklarından yararlanamayacaklar.

-Halen 25 bine yakın "4-C"statüsünde çalışan işçi var.
Kurtulmuş: Allah (CC)'tan korkun!

Tekel işçileri, 50 gündür sürdürdükleri eylem boyunca en ağır eleştirileri ve en sert sözleri Başbakan Erdoğan ile Maliye Bakanı Şimşek'ten işitti. Bakan Şimşek ile Başbakan Erdoğan'ın tutumunu eleştiren Saadet lideri Prof. Dr. Numan Kurtulmuş'un bu konudaki sözleri oldukça anlamlıydı. Şöyle diyordu Kurtulmuş, "Başbakan yetimleri bu kadar düşünüyorsa, tütün depolarında zaten üç kuruşa çalışan emekçi kardeşlerimiz hakkında konuşmayacak. Önümüzdeki sene 56.8 milyar faizciye verilecek paranın hesabını yapacak. Maliye Bakanı, 'biz bunlara merhamet ettik' diyor. El insaf! Kuldan utanmıyorsanız, Allah'tan korkun" dedi.
Mazlumder Genel Başkanı Ahmet Faruk Ünsal:
Kazanılmış haklar geri verilsin

"Özelleştirme sonrasında işyerleri kapatılan Tekel işçileri, özlük haklarının korunarak başka kamu kurumlarına geçmeyi talep ediyor. Tekel işçilerini, hak arama mücadelelerinde destekliyoruz. Hükümeti bu konuda acilen ve kesin çözüm üretmeye davet ediyoruz. Söz konusu eylemler öncelikli olarak siyasi yorum ve mülahazaların ötesinde; iş garantisi talebi, kazanılmış hakların geri alınamaması, emeğe saygı, eşit işe eşit işlem ve açlık grevi ile birlikte gündeme gelen sağlık sorunları bakımından değerlendirilmelidir. Tekel işçilerinin, özlük haklarının korunmasını da içeren bir formülle taleplerinin karşılanmasını istiyoruz. Sürecin taraflarca müzakere edilerek en uygun bir şekilde sonlandırılması gerekmektedir."
 

EMASYA’yı ortadan kaldıracağız
ADMİN tarih 31.01.2010, 23:58 (UTC)
 Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''EMASYA Protokolü'nü gündemimizden çıkaracağız, ortadan kaldıracağız. Bununla ilgili koordinatör bakanımız çalışmalarını yürütüyor'' dedi. Başbakan Erdoğan, TRT-1'de yayımlanan Taha Özhan'ın sunduğu ''Enine Boyuna'' programına katılarak, gazetecilerin sorularını yanıtladı.

''Harekat ve darbe planlarının gerekçesi olarak iç tehdit tanımı veya buna bağlı EMASYA protokolü gibi şeyler söylendi. Mevcut Milli Güvenlik Strateji Belgesi yaklaşımı bunları onaylayan bir tarzda mıdır?'' sorusu üzerine Erdoğan, mevcut olanın bunun için gerekçe oluşturup oluşturmamasının çok önemli olmadığını söyledi.

Erdoğan, ''Çıkarmamız gerekenleri tamamen çıkartırız ve buna göre de adımlarımızı atarız. Aslolan şudur; milli birlik ve kardeşlik projesiyle ilgili ve demokratik açılım süreciyle ilgili olarak sorun alanlarını buralardan çıkarmak istiyoruz. Sorun alanlarının burada kalmaması gerekir. Bunlar üzerinde şu anda ekiplerimiz çalışıyor. Ona göre de bu görüşmeyi yapacağımız toplantıda, bunları ileri süreceğiz ve adımlarını atacağız.'' Başbakan Erdoğan, EMASYA'nın da bunlardan birisi olduğunu belirterek, bunun üzerinde çalışmaların sürdüğünü söyledi. Erdoğan, şöyle konuştu: ''Bakanımızın da ifade ettiği şekliyle EMASYA Protokolü'nü gündemimizden çıkaracağız. EMASYA Protokolü diye bir şey olamaz, olmayacak. Bunun adımını atıyoruz, atacağız. Şu anda arkadaşlar hazırlıklarını yapıyorlar ve bu işi bitireceğiz. Zaten bu bir protokol, kanun filan değil. Kanun, Genelkurmay, İçişleri burada müşterek bir çalışma yapar. Yasal düzenleme gerekiyorsa, yasal düzenleme de yapacağız. Protokolü ortadan kaldıracağız, bunun adımını atacağız. Bununla ilgili koordinatör bakanımız çalışmalarını yürütüyor. Kısa zamanda bu işi bitireceğiz.''
 

<- Geri  1  2  3  4  5  6  7  8  9 Devam -> 

Bugüne kadar 45088 ziyaretçi (93652 klik) kişi burdaydı!
 
EkleBunu Sosyal Paylaşım Butonu Yahoo bot last visit powered by MyPagerank.Net Msn bot last visit powered by MyPagerank.Net  alexa.com Site Ekle | Google Top List Arama Motoru
Genel Genel
Pagerank Hit Kazan ffdizayn toplist EkleBunu Sosyal Paylaşım Butonu cafesohbet.net - sohbet sitene ekle
Google Grupları
HAYATIMIZ-ANKET grubuna abone ol
E-posta:
Bu grubu ziyaret et

Canlı ihbar Hattı


counter map
Bahis Siteleri
Bahis Bilgi Kutusu
 
Ana Sayfa | Ziyaretci Defteri | Devletin Resmi Sitesi | Futbolun Siteleri | Haberler | Anket Sayfası | Gazeteler | Linkler Sayfası | İletişim | Forum Sayfasi | Site Haritasi | Myspace Sayfamiz IP adresi / hayatimizanket.tr.gg.sitesindesiniz
SüperTeklif'e üye ol, sen de kazan! Livescore Bahis Siteleri hayatimizanket.tr.gg Hit Kazan ffdizayn toplist EkleBunu Sosyal Paylaşım Butonu